merhabalar, birkaç gün önce sevgili Ukturk reyisin yazdığı "Seçimlerde neden AK Parti'ye oy vermeyeceğiz" başlıklı yazının ardından bir de Ak Parti'ye oy verenlerin sebeplerini yazmayı uygun gördük blogcak. ukturk tamamen kendi görüşlerini belirtmişti yazıda, ben öyle yapmayacağım. akp'ye oy vereceğini bildiğim birkaç arkadaşıma gerekçelerini sordum, 100 popüler cevap aradım, sonra da oturdum yazdıklarını okudum, toplayıp düzenleyip yazmaya koyuldum. İŞTE O SEBEPLER!!!
-Sağlık
aile hekimliği uygulamasına geçilmesi, özel hastanelerde sosyal güvence ile çok çok daha ucuza tedavi görebilme imkanı, istediğimiz eczaneden ilaçlarımızı alabilme özgürlüğü, ssk hastanelerinin rahatlaması ve çalışanlarının insana insan muamelesi yapmaya başlaması gibi sebepler, sağlık konusunda ak parti'ye hakkını teslim etmeyi gerektiriyor. fikrini aldığım arkadaşlarımdan birinin yazdıklarını aynen aktarmak istiyorum: "Ben lise 3'te iken (2003) annemin kronik romatizma hastalığına ilaç almamız için rapor çıkarttırmamız gerekirdi. Bunun için sırf 1 hafta beklerdik. Ayrıca bu hastalığın verdiği rahatsızlığı geçirmesi için Avrupadan bir iğne talep etmiştik ancak ssk bize bu konuda yardımcı olamamıştı. Şimdi ise gereken raporu çıkarttırmak için 1 günümüz yetiyor da artıyor. Ve almayı isteyip de ssk tarafından temin edilemeyen iğneleri şu an çok rahat bir şekilde sgk yardımıyla alabiliyoruz. Not: Annem iğneyi haftada 2 kez kullanıyor ve iğnenin bir tanesi 1125 TL. Yani bir aylık tutarı 9 bin TL. Ve babamın emekli maaşından kesilen miktar 40 küsur TL. Şimdi ben bu gelişmeyi gözardı edemem."
-Ekonomi
bu konuda anti-akpciler dalga geçiyor, çok da çemkiriyor ne düzelmesi diye ama biraz gözlerimizi açarak bakarsak bazı şeyleri daha iyi görebiliriz kanaatindeyim. sorsan herkes kan ağlıyor evet, sorsan Allah ak partinin belasını versin ama fakir-zengin farketmeden herkesin elinde yüzlerce liralık telefonlar, ayaklarında marka ayakkabılar var, dizüstü bilgisayarı olmayanı dövüyolar artık. kaale alınmayan mesleklerde çalışanlar bile kolayca araba alabiliyor. bir ülkede herkesin her şeye sahip olabilmeye başlamasının önemsiz olmadığını düşünüyorum, düşünüyorlar:) "kriz teğet geçti" hadisesinde gülenlere, espri bombardımanıyla ve inanmıyoruz söylemleriyle başbakanı rezil ettiklerini düşünenlere asıl ben gülüyorum. 2001 şubatındaki devalüasyondan direkt etkilenmiş, hatta sıfıra inmiş, dolar ile alıp tl ile satarak ticaret yapan; ideoloji olarak ülkücülüğü benimseyen bir büyüğümün bu konudaki söyledikleri bana onlarınkinden elbette daha samimi geliyor. (not: kendisi oyunu akp'den yana kullanacak) yine fikrini aldığım arkadaşlarımdan birinin bu konuda yazdıklarını aktarmak istiyorum: "Ekonomik olarak bazı kişiler AK Parti’nin dış ticaret açığını şişirdiğini, önlenemez bir çıkmaza gittiğiniz söylüyorlar. Açıkçası iktisatta çeşitli büyüme yöntemleri vardır. Enflasyon ile büyüme ya da enflasyonsuz büyüme bunlardan birer tanesi. AK Parti hükümeti enflasyonsuz bir yöntem ile ekonomiyi büyütmeye çalışmakta ve bunda da başarılı olmaktadır. Bütün dünya Türkiye’ye gıbta ile bakmakta. Emekli olan merkez bankası başkanımıza “Keşke bizim merkez bankası başkanı olsa” gibi Türkiye’nin gururunu okşayacak cümleler kurmakta. Bu da ekonomideki başarımızın bir göstergesidir."
-Tayyip Erdoğan
Tayyip Erdoğan evet, tek başına bu adam bile ak partiye oy vermek için sebep sayılabiliyor. kara kaşı kara gözü için mi peki? hayır tabii ki. karşı görüştekilerin nefret ettiği bu adam, milletin büyük bir kesimine ciddi anlamda güven veriyor. belediye başkanlığı zamanında söz verip de yaptıklarını (haliç, şehir plancılığı, çöp tepelerinin ıslahı, beyaz masa,doğalgaz kullanımını teşvik, yolların düzenlenmesi ve yenilerinin yapımı, metro projesi vs..) (ayrıca sözünü tutmanın artık mecburen meziyet sayılması ne acı değil mi?), avrupa birliğine, abd'ye çektiği restleri, one minute hadisesini unutamıyor insanlar ve böyle birinin, ancak böyle birinin ülkesinin başında olmasını istiyor. eğilip bükülmeyen, çocukları çok seven ve şefkat gösteren, halkla halkın dilinden konuşmayı becerebilen, dünyada saygınlık kazanmayı başaran, samimiyetten ödün vermeyen bir adamı başbakan olarak görmek istiyor. haklılar.
-Ulaşım
kimileri bunu belediyecilik yaptıklarını söyleyerek küçümsese de ben hiç öyle görmüyorum. "duble yol yaparak ülke mi yönetilirmiş, eğitilmiş topluma ihtiyaç var asıl onu halletsinler" diyen vatandaşlarımız var mesela. bozuk, kötü yollar yüzünden durmadan ölen insanlar ya da yollarda geçen zamanlar bu elit vatandaşlarımızı ilgilendirmiyor tabii, onlara da hak veriyoruz. zira sırça köşklerinden çıkmadıkları için önemini anlayamayabilirler. ama Türkiye onlardan ibaret değil. kara yoluyla seyahat etmek zorunda kalan insanlar için yolların önemi ortada fakat akp sayesinde hava yolunu kullanmak da artık eskiye göre çok daha kolay. önceden kalburaltı kesimin lafını bile edemediği bir şeyken "uçağa binmek", şimdi neredeyse herkes kullanabiliyor.
-Başörtüsü
bu konuda isteyen din sömürücülüğü desin, isteyen başörtülü kızların kullanıldığını söylesin, isteyen başka bir kulp bulsun ve ne derse desin; eğer bu parti geldiğinden beri size "hopp! aç başındakini çıkar öyle gir!" denilmiyorsa, olduğunuz gibi kabul edilmeye başlanmışsanız, ister istemez bir sempati duyarsınız bu partiye. hele de "belki de başlarını açacaklar ilerde" gibi saçmasapan düşüncelerle başörtüsü sorunu hakkında konuşan (konuşmak..) insanlar varsa partiye rakip, daha bir seversiniz. başörtülü yaşamanın ayrıcalık istemek olduğunu, insan hakkı sayılmadığını düşünenlere inat ak partiye evet diyebilirsiniz. (o değil de, başörtülü adaylar göstermediği için ak partiye yüklenenlerin samimi olmadığını düşünmek serbest olmalı.)
-Eşitlik
Türkiye'nin bütün renklerini eşit gören, kendi ırkından olmayanları hor görmeyen, kendi ırkından olanları ise üstün görmeyen, milletin değerlerini yok saymayan, kendini halktan gören (daha doğrusu halktan farklı olmadığının farkında olan), diğer partilere oy verecek olan vatandaşları beyinsizlikle, bidon kafalılıkla itham etmeyen bir başbakan, her 2 kişiden birinin hayali.
-Sivil Anayasa
her ne kadar bugün bütün partiler bir sivil anayasa yapacağını vaat etse de bu işi sahiplenecek ve bu iradeye sahip tek hükümetin ak parti hükümeti olacağı düşünülüyor.
-Tarım
"Tarım konusunda çiftçiye yardımcı oldu. Örnek vermek gerekirse tarlanızı yayma su yerine yağmurlama ile sularsanız satın alacağınız yağmurlama borularının yarısını devlet ödüyor ve geri kalan yarısını da 5 senede ödemektesiniz. Ayrıca tarlanızı boş bırakmayıp üretimde bulunduğunuz için tarlanızı büyüklüğüne göre her bin metrekare başına bir tutar ödemekte. Süt üreticileri için üretip süt fabrikalarına süt satarken teslim ettiğiniz litre başına bir miktar para ödenmekte. Çiftçilere sağlanan bir yıl ödemesiz krediler sağlanmakta ve çeşitli yerlerde çiftçiler için ÖTV’siz akaryakıt sağlanmakta. Tabii bir kesim bunu hiç görmemekte çiftçiler yok edildi diye çığlıklarını elbette atacaklardır fakat bu söylenenleri çiftçilerin kendi ağzından da duyabilirsiniz. Vicdan sahibi çiftçiler gerçekleri söyleyecektir."
sebepler bu kadar değil elbette ama yazı için bu kadar yeter zannediyorum. ayrıca konuyla ilgili kadir abimin blogundaki yazıyı da okumanızı öneririm, gerçekten merak ediyorsanız tabii. bu yazdıklarımdan başka, ehven-i şer olduğu için akp'ye oy vereceklerini söyleyenler de oldu. çünkü mhp-chp koalisyonunun Türkiye için ölüm olacağı konusunda ben dahil herkes hemfikir. Allah korusun aman aman.
benimle fikirlerini paylaşan arkadaşlarıma buradan teşekkür ediyor, yazıya gelmesi muhtemel sert yorumlar için de sükûnet çağrısında bulunarak aranızdan ayrılıyorum. eyvallah.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder