27 Ocak 2011 Perşembe

0

TUVANAM defilesine davetiye kazanmak isteyenler buraya!



 Tuvana Büyükçınar ‘’Storyteller’’ Koleksiyonu ile “düşlerle gerçekler ayrı ayrı yaşar inancını kırıp; Buse's Fashion Blog izleyicileri arasından 5 kişiyi bu hikayeyi dinlemeye davet ediyor.


“Kimsenin hayatını bir peri tozu ile masalsı bir sahneye çeviremeyebilirim ama herkese inanmak istemediği tüm o masalların dahi içinde, hayatın pek çok gerçeğinin saklı olduğunu gösterebilirim. Tüm yaşanmışlıklarımızın da sonucu böyledir çünkü biraz, bir vardır ve bir yoktur… ‘’

Her zaman hayallerinin peşinde koşan, hayatın tüm şekil ve renklerinden ilham alan Tuvana Büyükçınar, ‘’Storyteller’’ isimli koleksiyonunu İstanbul Fashion Week’te sergiliyor.

‘’Storyteller’’ ismini verdiği koleksiyonun ilham kaynağı 1850’li yıllarda İstanbul. Osmanlı mimarisinin en çarpıcı örneklerinin hayat bulduğu 1850 – 1900’lu yılların görkemi Tuvana Büyükçınar’ın koleksiyonuna yansıyor. Farklı temaların bir araya gelerek bir bütünü oluşturduğu koleksiyonda 19.yy Çarlık Rusya’sının ve İngiliz Monarşisi’nin de etkileri hissediliyor.  Tüm bu eklektik tarzlar, alışılagelmişin aksine geçmişten geleceğe değil, yaşanmışlardan günümüze bir köprü kuruyor.

Storyteller koleksiyonunda farklı formlar, renkler, kumaşlar tek bir bütünlük içinde hayat buluyor. Otantik kumaşlar, el tezgahlarından çıkma kumaşlarla birleşiyor. Brokar, ipek, kadife, deri hissi döşemelik kumaşlar farklı formlara dönüşüyor.
Metalik yüzeylerin zengin ışıltılar yarattığı koleksiyonda, doğaya duyarlı organik kumaşlar ve çift yüzeyli kullanılabilir parçalar da kullanılıyor. 

Renklerin ve dokuların birbirine girdiği, detaylarla zenginleşen koleksiyonda şeftali tonları, gece mavisi, bordo, mercan, orman yeşili, hardal sarısı, uçuk mavi, kemik ve altın renkleri mistik aksesuarlarla beraber metalik ve değisik formlu aksesuarlarla zenginleşiyor.

Formlarla ve kumaşlarla adeta oyun oynayan Tuvana Büyükçınar ikinci karma defilesi olan ‘’Storyteller’’ defilesinde içindeki renkleri, hikayeleri ve hayallerini tasarımlarına yansıtmaya devam ediyor.

Yapmanız gereken dun Özgur Masur defile davetiyelerinin dağıtımındaki gibi aşağıda soracağım soruya cevap veren ilk 5 kişi olmak. Daha sonra e-mail ve adres bilgilerinizle ilgili sizinle irtibata geçeceğim. Bu arada davetiyeyi kazanacak olanlara şimdiden bir bilgi aktarıyorum "davetiyeler tek kişiliktir". Yoğunluğu da göz önüne alarak sizlerin en az 30 dk önce santral İstanbul’da olmanızı rica ediyorum. 

SORU: Tuvanam defilesinde yazin hangi supriz model podyuma cikmistir?
Cevap: Tülin Şahin


Kazananlar: ebru, h harun, sıdıka, arzu, aybike
Lütfen isim soyad ve adres bilgilerinizi buse_terim@hotmail.com'a gonderiniz. 
ama sadece kazananlar lütfen :) 

26 Ocak 2011 Çarşamba

0

Özgur Masur defile davetiyesi kazanmak isteyenler buraya!


IFW yaklaşırken geçen sene yaptığımız gibi yine şanslı kişilere davetiye dağıtmaya başlıyorum. Bu sene ilk davetiyelerimiz Özgur Masur'dan. Yazın yaptığı defilesi ile aklimiza kazinan ve bu sene yapacağı defileyi merakla beklememizi sağlayan Özgur Masur 5 Şubat Cumartesi günü saat 15:00'de SantralIstanbul'da defilesini gerçekleştirecek. Yapmanız gereken ise aşağıda soracağım soruya cevabı veren ilk 3 kişi olmak :) 


SORU: Özgur Masur'un son yaptığı defilenin adi nedir? 
CEVAP: Ten Dökümü 

KAZANANLAR: DENIZ SAY, BUBU, AYSHA

LUTFEN ISIM SOYAD VE ADRES BILGILERINIZI BUSE_TERIM@HOTMAIL.COM'A PAZARTESIYE KADAR ATINIZ.
0

Bloggers & Designers Party



Hatırlayacaksınız Building mağazası ile çok güzel bir projeye imza atmıştık. 15 blogger 15 tasarımcı ile eşleşti. Kurraları çektik, sungrealarimizi içtik ve neler yapacağımızı konuştuk.. O günden bugüne tasarımclıarımız harıl harıl bizler için çalışıyorlar. Ben New York'da olduğum için tabii ki mail yoluyla ve büyük zorluklarla bir şeyler yapmaya çalıştık sevgili Songül Cabaci ile :)

Ama öyle güzel ve "ben" bir şey çıkarmış ki ortaya, sizlerle paylaşmak için sabırsızlanıyorum! Dün blogger arkadaşlarımın fotoğraf çekimi vardı ben maalesef ona da katılamadım ama burada bir fotoğraf çekimi yapıp onlara fotoğrafları yollayacağım. Bu akşam ki partide ise tasarımcım Songül Cabacı beni temsil edecek. Cuma günü sizlerle Songül'un muhteşem tasarımını ve partiden fotoğrafları paylaşacağım.. Bu tarz projelerde başka markalarıda görmek istiyoruz buradan duyuruyorum :)
Bir önceki yazımı okumak ve göz atmak için tık tık:

21 Ocak 2011 Cuma

0

Biscolata Starz Reklamı

Merhaba Blogmania kuzuşişleri..
Ben geldim, yazar oldum. Ukturk reis beni yazarlığa aldı sağ olsun.


Biscolata Starz reklamını gördünüz mü bilemedim ama görmediyseniz görün istiyorum.
Youtube linki burada. Alternatif link de burada

"Hayatın tadını bilen kadınlara" demiş, güzel de demiş. İlk defa sadece reklamı nedeniyle bir ürün alacağım sanırım. Üstelik çikolata da sevmiyorum. Gerçi Şölen yaptı mı her şeyi güzel yapıyor zaten. Sayesinde çikolatayı sevmek üzereyim.

Kadınlara yönelik erkek bedenli göze hitap eden hoş mu hoş bir reklam yok diye çığrınıp duruyordum. İhtiyacımız olan şey Biscolata reklamı imiş meğer. Üşenmiyorum, oturup reklamı izliyorum. 
Biscolata yediğimi hayal ediyorum da, reklamın sonunda kendinden geçmiş bir halde bisküvi yiyen kadın gibi olacağım kesin. O güzelim erkekler bir bir gözümün önüne gelecek, hepsi benim için çalışıyor, benim mutluluğum için, beni beslemek için çalışıyor kaslarına kurban olduklarım. 

Sosyal medya dediğimiz güzellikte de sayısız olumlu yorum yapılıyor reklam hakkında. Kadınlarımız, güzel kadınlarımız büyülenmişler kaslı erkeklere. Reklam, sosyal medya kadınlarından tam not aldı kanımca. Erkekler ise pek sessiz, kıskanıyorlar belli ki.

Televizyonda şöyle cillop gibi erkek görmeyeli uzun zaman olmuş galiba, reklam sayesinde anladım ben de. 
Ee hadi bakalım, ne yapıyoruz şimdi?
Hemen Biscolata Starz almaya gidiyoruz. Yerken de yakışıklı mı yakışıklı mı kaslı mı kaslı sempatik mi sempatik erkekleri hayal ederek Biscolata yiyoruz.

Not: Yeminle reklam parası almadım. Ama göz kırpan erkeğin numarasını bana ulaştırabilirler, hayır demem.
Not2: Yazıyı sabahın köründe yazmıştım, ne olduysa oldu ve birden sosyal medya Biscolata'yı keşfetti. Erkeklerin yorumları ise Youtube video altı yorumlarından farksız. Yok efendim Türkiye'de böyle erkekler yokmuş, çok beklermişiz, sonunda yine göbekli Türk erkeklerine kalacakmışız. Biz de bu yakışıklıları evlat edinelim demiyoruz ki bakmak parayla mı kardeşim alla alla, siz de yakışıklı olun size de bakalım, yok ama nerdeee.. Adamlar yakışıklı işte, çatlasanız da patlasanız da cillop gibi herifler işte. Ohhh yarasın hanımlar.. 
0

Kızların kalbine giden 5 kutlu yol

Merhaba, bu yazıyı yazıp yazmama konusunda çok düşündüm. Hatta emin olamadım rüyaya yattım ama rüya görme özürlüsü bir olduğumdan göremedim hiçbir şey. Shett :) Ama cesaretli bir blogger olduğumdan mütevellit yazmaya karar verdim. Hazırım, umarım sizler de hazırsınızdır inşallah (anlatım bozukluğu var) ... Ben de iyiyim sağolun, eee ne diyorduk hımm "kızların kalbine giden 5 kutsal yol ile ilgili erkeklerin üretmiş olduğu 5 varsayım" :) Bu yolların bazısı toprak, bazısı asfalt, bazısı duble yol (tayyip yapmış). Durmak yol yol'a devam :)


1. Kuyumcu, Tek taş yüzükçü, Beşi bir yerdeci, Trabzon burmacısı...

Başlıkta gördüğünüz gibi bu böyle gider. Mesela bunların üstüne tria pırlanta yüzüğü, kolyesi, küpesi falan da eklenebilir. Bitmez ama kızların kalbine giden yollardan biridir. Bunu unutmamak gerek. Tak tek taşı böyle kocaman taşlısından bilmem kaç karat. O kalp damarları var ya kocaman olur böyle 5 şeritli otoban, hız sınırı yok, süratle kalptesin. 5 saatlik yol olur sana 1 saat. Hızlı tren halt etmiş bunu yanında :) Mücevherin gücü adına:P Üstüne evlenince bir de trabzon burması böyle kocaman bir şey :) of off o kalp hiç kapanmaz, onlara baktıkça seni hatırlar, sever. Ama fazla alıştırmamak gerek, ocağınıza incir ağacı, erik ağacı veya şeftali ağacı falan dikebilir bu yüzükler sonra öhömm :P

2. Sütlü, sütsüz, az sütlü, çok sütlü Çikolata

Kızlar çikolataya bayılır. Kim sevmez ki, ben de severim. Ama kızlar daha çok sever. Belki de rol yapıyorlardır bilemiyorum ama hangi kızı görsem hep şu modda, "ayyy çikolata için ölebilirim, ama kilo yapıyor yaaa". Bu durumda hemen kıza hayır canım gayet güzelsin çikolata yedikçe daha da güzelleşiyorsun o yanakların böyle daha da al al oluyor gibisinden şeyler demek gerek ki kız çikolata yesin, mutluluk hormonu salgılasın, enerji dolsun :) Yaa gerçekten kilo alırsa diye endişelenmeyin size kız mı yok ya aaa :P Çikolata seven kızlarımıza hediye olarak daha önce tatmadığı çikolatalardan hediye etmeniz pek önemli, kalp damarlarını açar, sağlığa çok faydalı :)

3. Jeep, otomobil, motosiklet...

Bu her kızın kalbine giden yolu açmaz. Bazısının yolunu otoban yapar hemen, bazısının yolunu topraklıysa asfalt yapar, bazısını ise hiç etkilemez. Etkilenmeyen kısım bizi ilgilendirmiyor. Hah :) Onlar otobüse devam, kışın üşümeye devam, hasta olmaya devam (damardan girerim:P) Her araba her kızı etkilemez, işte bazısının alt sınır bir mercedes bmw iken bazısının alt sınır ise bir şahin bile olabilir. Ayağımı yerde kessin yağmurda kalmayayım da düşüncesi yatar bunda. Ben kız olsam en az hımm mesela hyundai almadan gelme yanıma derim. "Şahine binecek kız değilim ben, kliması bile yok yeaaa ayyy vıcık vıcık" :P

Ama az da olsa çok da olsa bir 4 teker etkiler klabe giden yolları, OGS geçişi yaptırır, işleri hızlandırır :P Arabanın kalitesine göre işte KGS falan da olur bu geçiş. Köprülerde nakit geçiş kalktığından arabası olmayan giremez İstanbul'da o kalp yolllarına, yağ bağlar o yolları tıkanır nan haha. İstanbul kızları işte ah ahh, Ankara kızı öyle mi ne cefalara katlanır :P İzmir'in kızları hakkında da atıp tutmak istiyorum ama tanımıyorum, ama tanışmak istiyorum hihi :P (arabam var İzmir yollarında yağ gibi akar ona göre dizayn edilmiş hehe)

4. Sahip çıkılmak, kıskanılmak, sarıp sarmalanmak.

Kızların kalbine çıkan en büyük yol. Taa yüzyıllardan beri. Zamanında bu yolları eski yunanda IV. Kaanilates yaptırmış günümüze kadar gelmiş. Öyle hiç sahiplenmeyen, uzak duran, onu savunmayan, sarılıp kucaklamayan, mezhebi geniş olan, onu kıskanmayan, hasta olduğunda ona çorba yapmayan oğlan çocuğunu ne yapsın kızlar. Ayyy sen de erkek misin, ben daha erkeğim diye çıkışabilirler. Gayette haklıdırlar. Ama onu sahiplenirsiniz, kıskanırsanız (aşıraya kaçmadan) o zaman o kalp yolları sorgusuz sualsiz cennetine alır seni. Vallahi en büyük yol bu, göz ardı edilemez. Hatta tek başına bile yeterli, diğerlerine gerek bile kalmaz. Sevmek ve sevilmek kadar daha üstü bir değer var mı, bir araba ile iki kuruşla karşılaştırılabilir mi :) Hımm düşünmek gerek 1 trilyon mesela hımm ehe :P

5. Büyükşehir çalışıyor, kazı çalışması, bitmeyen yollar, çukura düşen tekerler...

Hiçbir şey o yoldan geçmez. Kalbe gitmek imkansızdır. Hiçbir şey memenun etmez kızları. Ağzında kuş tutsan "ayy yaa onu kardeşim Memoş bile yapıyor hadi şimdi tek elle amuda kalk, gömleğini çıkar sonra da 10 takla at" diyebilirler. Hep diğer arkadaşlarının sevgililerini örneklerler size. Mesela, "Selin'in sevgilisi Rıza hiç böyle değil ama ya sen, ben bunları hak etmiyorum ühühühüüü" Kalbe giden yolda bir aşamayı geçersin evet tamam diyeceğin vakit bir çukur çıkar teker patlar. Kalbe giden yol hep çalışma altındadır, o üstgeçitler bir türlü bitmez:P Zordur azizim zor, anlamak daha da zor.
*
Kızların kalbin giden 5 yolu açıklamış olduk. Bunların hepsi dediğimiz kabul görmüş 5 teori, benim görüşlerimi yansıtmıyor :P Yani genel erkek görüşleri. Ekibimizle 100 kişiye sorduk bu cevapları aldık :) Ben 4 diyorum :P
0

Kısa Kısa Haberler..

-Merakla beklenen İstanbul Fashion Week takvimi belli oldu.. Bu sefer alışılanın aksine İFW Santral İstanbul'da gerçekleşecek. Üzülerek bu haberi size vermek zorundayım biliyorsunuz düğünümüz 4 Şubat tarihinde gerçekleşecek. Bu sebeple bu sene İFW'den size haberler veremeyeceğim :(. Ama beni orada temsil edecek bir casusum olacak, onunla birlikte elimden geldiği kadar size neler olup bittiğini yazmaya çalışacağım.. 
İstanbul Fashion Week kapsamında sergilenecek defilelerde, markalar ve tasarımcılar Sonbahar/Kış 2012 koleksiyonlarını tanıtacaklar.  9 tasarımcının solo defile düzenlediği ve 3 karma defilenin yer aldığı organizasyonda, toplam 18 tasarımcı ve 9 markanın katılımıyla, dört günde tam 21 defile gerçekleştirilecek. Ayrıca Arzu Kaprol 2011-2012 Kış Koleksiyonu konsept sunumu, Kuruçeşme’deki Arzu Kaprol Couture Showroom’unda gerçekleşecektir. Meraklıları bu takvimi not etsin :) 



-Şubat ayı denince akla tabii ki 14 Şubat Sevgililer günü geliyor.. Sevgililer Günü hediye fikirleriyle ilgili ayrı bir yazım olacak ama erken hediye arayaşına başlayanlar için Swatchın Sevgililer Günü için özel olarak hazırladığı koleksiyona göz atmanızı tavsiye ediyorum. Yılbaşına özel yaptıkları koleksiyonlada büyük ilgil toplayan Swatch yine sevgililerin uğrak yeri olacak gibi.. 


- Cilt bakımı,makyaj ürünleri denince akla ilk gelen markalardan biri olan Lancome,şimdi internet sitesinide hayata geçirdi. Sizde Lancome ile ilgili haberlerden her an haberdar olmak istiyorsanız buradan buyrun:


-Benim gibi çikolata delisi olanlara müjde! :) 
Türkiye'nin moda ve yaşam merkezi City’s büyük ilgi gören çikolata workshoplarına 7’den 70’e herkesi davet ediyor. Çikolata atölyesinde gerçekleşecek çikolata workshopları ile ziyaretçiler lezzetli ve gizem dolu bir yolculuğa çıkacak.Her ay düzenlenen çikolata workshopları Ocak ayında da tüm hızıyla devam ediyor.  25 Ocak tarihin de 18:00 – 20:00 saatleri arasında gerçekleşecek olan çikolata workshopu City’s alışveriş merkezinin R katında düzenlenecek. Çikolata workshopu ile ziyaretçiler, çikolatanın keyifli ve lezzetli yolculuğuna tatlı bir keşfe çıkarak, kremanın muhteşem görselliği, mevsimin en güzel meyveleri ve dünyanın en kaliteli kuvertürleri eşliğinde çikolata yapımının inceliklerini öğrenecekler.Ayrıca konuklar, tüm bu güzelliklere eklenecek hayal gücü ve yaratıcılık ile ortaya lezzetine doyulamayan çikolatalar çıkarma fırsatı yaşayacaklar. Çikolata Fabrikası Yazarı Berrin Gürcan’ın eğitmenliği ile gerçekleşecek etkinlik çikolata severleri City’s’de buluşturacak. Katılımın sınırlı sayıda olacağı workshop ile İlgili ön kayıt 0212 373 33 73 no.lu telefondan yapılabilir.

-GAP bana göre kadın giyimdeki başarısından çok iç giyim,sabahlık gibi bizlerin rahatlığa önem verdiği kıyafetlerde çok daha başarılı bir marka.. GAP Türkiyeye geldiğinde neden GAP Body'de gelmedi diye sorarken GAP Body'de artık Türkiye'de! Artık evde de hem rahatlık hem şıklığı bir arada sağlayacak pijamalar, sabahlıklar, t-shirtler, atletler ve gecelikler için yeni adresiniz Gap Body  koleksiyonunu taşıyan Gap mağazaları olacak.Gap Body koleksiyonu şimdilik sadece Bağdat Caddesi, Palladium AVM ve İzmir Alsancak ‘da

19 Ocak 2011 Çarşamba

0

Burcu Esmersoy'u sevmemek için 5 sebep!

Merhaba, geçen hafta twitter'da en sevdiğim kız isimlerini yazmıştım sonra da sarışınlar beni hipnotize ediyor kendimi kaybediyorum demiştim. Tribünlere oynamıştım. Ahh gençlik! İşte Merve, Burcu, Zeynep, Ayşe isimlerini falan seviyorum demiştim. Ama bu durum Burcu Esmersoy isimli çakma sarışını (soyadına bakınız, Esmersoy kesin çakma, soyu esmer nan!!) tvde orada burada görene dek sürüyor. O an o Burculara olan aşkım, sarışınlara olan kara sevdam yok oluyor, çok üzülüyorum :( Burcu ismine olan sevgimi kıskanan çeşitli çevreler var sanırım. Organize işler bunlar! Mesela, daha önce Burcu Güneş isimli kadını sevmediğimden bahsetmiş, büyük kitlelerin desteğini arkama almıştım öhömm. Çeşitli çevreler tarafından Burcu ismine olan sevgiyi azaltma çabaları bunlar, Nazan ve Handan kardeşlerin oyunları bunlar!


Çoğunuzun Burcu Esmersoy denildiğinde yumruklarınızı sıktığınızı hissediyorum!! Burcu Esmersoy! Bakınız bir daha dedim parmakların saflarını sıklaştıralım. Bur.. hehe şaka bu kadar yeter :P Nedir bu Burculardan çektiğimiz. Bir de mesela "Burcucum çok güzel çıkmışsın" hadisesi var, evlerden ırak:P Neden Burcu Esmersoy isimli şahsı sevmiyoru(z)m daha anlaşılır olması için maddeler halinde açıklayacağım öhömm.

Burcu Esmersoy'u sevmemek için 5 büyük neden nedir diye halka sordum objektif bir yazı olsun diye. Halk ne derse o! Big "PR"oblem!

1. Havalar çok soğuk, üşüyorum - Ankara'dan Ahmet Ç.

Geçen gün gece dışardaydım eldivenlerimi unutmuşum elimde de bir çanta var ağırca biraz. Bir elim dışarıda, diğeri cebimde biri üşüyor, biri sıcak. Arada el değiştiriyorum, söyleniyorum falan. O an aklıma Burcu Esmersoy geldi. Heralde biraz biraz ısınayım istedi melekler, hülyalara dalayım istediler (ne iyi melekler var), çok mu şey istedim, işe yaramadı. Buz gibi hava kazandı, Burcu kaybetti, etkili olamadı gol yollarında. Son vuruşlarda etkisizdi. O an terkettim onu, acıklı oldu sonu ama mecburdum. Hava soğuk zaten bir de Burcu dondum! Göründüğü gibi değilmiş. Televizyon şişman göstediği gibi sıcak da gösteriyor galiba:( Yüce Tanrı'm! Bunun üzerine oturdum aşağıdaki dizeleri yazdım, gerçeği tercih ettim, veda ettim ergen hayallerime ve üşümeye devam ettim ama ölmedim "♥Ü$üЧQЯum , hαvα sQğuK fàĿàη i$Tè, SıKı sıKı giЧiηDim αmα Чiηè Dè... àηĿα , mèvzu Kı$ DèğiĿ, Sèηin sQğuKluğuη, DQηDum Làη!!.♥"

2. Pizza sevmiyorum - Urfa'dan 35'lik Hikmet

Pizza'yı sevmiyorum ben. Sanırım Burcucum pizza reklamında oynamış, geçen gördüm bacaklarından tanıdım. Hatta dedim bizim Rıza ile Fiko'ya. "Oğluumm bu kesin Burcu, o sol dizdeki kıvrımı gördün mü" diye. Nerede görsem tanırım o dizleri, dans severiz bizler arkadaşlarca, valssiz, tangosuz yaşayamayız biz! Neyse ne demiştiniz... Hıı manken model Burcu pizza reklamında oynamayacaktı çok darıldık biz "Öz Urfa Kebap Salonu" çalışanları olarak, kendisini buradan kınıyoruz! Dans etsin o hep. Kendisini belki bizle bir salsa falan yaparsa affedebilir yeniden sevebiliriz. Yoksa bizi kaybeder, kendisi bilir biz de yeniden Yeliz Yeşilmen severiz!

3. Sporu seviyorum - İstanbul'dan Asabi Rıdvan

İçimdeki spor aşkı hiç zaman bitmeyecek. Küçük yaşlarda başlayan bu sevgim sadece futbol ve basketbol gibi popüler sporlarla değil her türlü amatör sporlara da yönelik. Ama Burcu Esmersoy'un bu içimdeki spor aşkını katletmesinden nefret ediyorum. Bir de dalga geçer gibi spor aşkı diye programda sunuculuk yapıyor bu kadın. Ağlamaklı oluyorum :( NTV'nin türk sporuna yaptığı katkıların yanında böyle katliamları da mevcut! Gördüğüm an kapatıyorum açıyorum yemekteyiz izliyorum. Düşünün içinde bulunduğum ruh halini, sevdiğin şeyi izleyememek ne kadar kötü :( Burcu'ya bir abisi Rıdvan olarak tavsiyem Acun'un programlarında kalması. Biz spor sevdalılarını rahat bıraksın, iki kuruşluk zevkimizi bozmasın rica ediyorum.

4. Scarlett Johansson sevenler derneğine üyeyim - Rize'den Dursun

Bu 35'lik ablayı sevmiyorum çünkü bir Scarlett Johansson sevenleri derneği üyesiyim. Kendisi zamanın birinde buradaki röportajında "Scarlett'e güzel diyen bana demesin kardeşim" demiş. Dernek olarak tepkimiz o zamandan beri sürüyor kendisine. Çok mu güzel sanıyor, hint kumaşı mı sanıyor kendisini. Yani şimdi ukturk kardeşim akıl var mantık var oynat uğurcum bak kim daha güzel, kim daha balık etli, kim daha sıska, kim daha çıtır kim daha yaşlı. Lütfen ama ya Scarlett'e uzanan eller taş olur taş. Fark çok açık birine dünya hayran diğerine ise "nefes alsa yeterler" hayran! Burcu'ya olan tepkimizi her platformda dile etirmeye devam edeceğiz. Bir Scarlett kolay yetişmiyor, yedirmeyiz!

5. İbrahim Tatlıses'in yönetmenliğini beğenmiyorum - Bursa'dan Yalçın

Burcu zamanında biliyorsunuz Azeri Günel'in Didem isimli şarkısının kilibinde oynamıştı. Yönetmen koltuğunda İbo Tatlıses var. Malesef ben ibonun yönetmenliğini beğenmiyorum. Özellikle o klip değişik el hareketleri falan, garip. Burcu'ya olan sevgim o klibi görene kadar sürdü. Mesela Mahsun Kırmızıgül falan yönetseydi klibii hala sevebilirdim Burcu'yu! Zaten antipatik gelmeye başlamıştı bana, bahanem oldu. İbo sebebi oldu. Benim sevgimi kaybetti. Büyük bir kayıp Burcu için! Saçları da siyahmış onu da gördüm, çakma sarışınmış. Bu kadar hayal kırıklığı yeter benim için daha fazla konuşamayacağım sanırım.
*
Bu kadar. Cevaplardan çıkaracağımız sonucu yazalım, sonra da çayımızı içelim soğumadan :)

1. Soğuk, buz gibi, ayaklı buzdolabı, Türk eskimo, çorapsız gezmesin üüşütür hasta olur. 3 çocuk istiyormuş bir tane bile olmaz!
2. Pizzacı, sunucu, dansçı, oyuncu, manken, magazin güzeli.
3. Önce (Seviyorduk) sempatik spor spikeri, sonra (Nefret ettik) medyatik seksi sunucu!
4. Kendini beğenmiş, hayal dünyasında yaşayan barbie'msi, her geçen gün daha da antipatik bir hal alıyor.
5. İbrahim Tatlıses, Hıncal Uluç, Ümit Karan.

Burcu yeaaavrumm. (Burhan Altıntop)
0

Trendus 2010 Yılının En iyi Bloglari arasinda Buse's Fashion Blog 2.oldu!


Blog hayatıma başladığım beri, 1 sene öncesine dönüp bakıyorum... Ufak bir çocuk gibi ürkek ve heyecanlıydım. İçimde sürekli yanlış anlaşılır mıyım, sevilir miyim, yazdığım bazı şeyler benimsenir mi, insanlar benim önerilerime kulak asar mı gibi  sorular vardı.. Ve gün geçtikçe kendimi hiç hayal etmediğim yerler de görmeye başladım. Blogumla ilgili duyduğum güzel şeyler, takip edenlerin yolda beni görüp söyledikleri, iş adamlarının toplantılarına konu olmak, örnek gösterilmek ve bunun gibi bir çok gurur veren şey ile 21 yaşında bir genç kızın hayatında yaşayabileceği en güzel hisleri yaşamaya başladım. Her zaman söyledim, "KENDİ" başıma bir şeyler yapmaya çalışıyorum diye. Zaman zaman eleştiriler oldu, ön yargı ile yaklaşıldı ya da kabul edemeyenler oldu. Ama ben hiç birine üzülmedim onlardan bile  kendime ders çıkarıp, her seferinde kendimi biraz daha fazla geliştirmeye çalıştım.
İşte "Trendus Blog Ödülleri'ne" katılma kararımda bu süreçte gelişti.. Bir idda gütmeden zevk için başladığım. Sonra yarışmanın gidişatını gördükçe "yarışın içinde iyi bir yere doğru gidiyorum galiba" dediğim bir yola girdim. Son oylama sürecine girişimizle ben ümidimi kesmiştim açıkçası, "dereceye giremem sağlık olsun" diyordum. Ama bir de baktım ki "Trendus 2010 yılı En iyi Bloglar" listesinde ikinci  sıradayım. Benim için  önemli olan  yarışma sonun da verilecek ödül değildi....Bu oylamada bana destek veren herkese çok ama çok teşekkür ederim. Blog hayatımda aldığım bu ilk derecenin, beni ne kadar mutlu ettiğini sizlere tarif dahi edemem. Umarım  gittikçe daha çok bağlandığım blog hayatım devam ettiği sürece ve tabiki de  sizin desteğinizle birlikte  daha nice yarışmalar kazanırız... İlginize ve sayfama gösterdiğiniz özene şimdiden çok Teşekkür Ederim :)


Bu arada baska bir heyecan da Bloggers & Designers projesini baslatan Building ile yasiyoruz. Cok guzel ve muhtesem bir poje olacak gibi gorunuyor. Yarin Bloggerlar olarak toplaniyoruz, bakalim ne fikirler cikacak :)

17 Ocak 2011 Pazartesi

0

Alix Avien Nail Deco denendi ve öneriliyor!

Alix Avien geçtiğimiz aylarda bir ilke imza atarak çatlayan ojeler çıkardı. Tanıtımını daha önce yaptığım bu ojeler herkes tarafından çok beğenildi. Bir türlü deneme fırsatı bulamadığım Nail Deco ojeleri geçtiğimiz hafta test ettim ve hayran kaldım. Öncelikle Nail Deco ojeleri sürmeden önce istediğiniz bir renkte baz bir oje sürmeniz gerekiyor. Bu illa Alix Avien olması gerekmiyor, sizde olan ve beğendiğiniz herhangi bir rengi seçip sürebilirsiniz. Ben baz olarak Alix Avienin dore 232 numaralı ojesini kullandım.
Baz oje dore olduğu için ve tavsiyeler üzerine üstüne Nail Deco rengi olarak siyah seçtim. Giyeceğim kıyafet ile de uyumlu olacağını düşündüm. Tek kat Nail Deco siyah ojeyi sürdüğünüz an kendi kendine çatlamaya başlıyor ve tırnaklarınıza şekil veriyor. Önce çok mat görünüyor ama üstüne bir cila veya parlatıcı sürdüğünüzde sonuç muhteşem oluyor.
 
İşte parlatıcı sürüldükten sonra tırnaklarımın en son hali. Bana göre çok tarz duruyor. Sizde benim gibi siyah oje kullancaksanız baz olarak gümüş ojede çok hoş durabilir. Yine neon renklerde çok güzel duruyor. Herkesi bir kez olsun Nail Decoyu denemeye davet ediyorum, hatta deneyenlerin buse_terim@hotmail.com'da benimle paylaşmasını.. Bence süper bir buluş olmuş :) 

Bu arada Buse'nin Butigine bir kac yeni urun daha geldi, bakmak isteyenler buradan buyrun: 
0

Pelitin Sihirli Dünyasına ziyaret

Pelit senelerin pastanesi.. 1957 yılında kurulduğundan itibaren Türkiye'nin en fazla tercih edilen pastanesi olarak büyümeye devam ediyor. Pelit, benim her zaman kaçış noktam olmuştur :) Tatlı ve tuzlu kurabiyeleri, çikolataları ve o muhteşem pastalarıyla hem lezzetli hem de kaliteli olmasıyla, bu sektörde her zaman için yerini özenle koruyor. İşte bu büyülü dünyanın nereden geldiğini ve nasıl yapıldığını görmek adına, Pelit'in Türkiye'de tek olan Esenyurt' da ki  fabrikasını ziyarete gittim. Fabrikaya geldiğinizde, ilk öncelikle sizi yukarı da gördüğünüz şeker mi şeker resimler karşılıyor ve iştahınız gitgide artıyor :)


Daha sonra fabrikanın üretim yerine doğru ilerlediğinizde, çocuklar için özel  olarak hazırlanmış muhteşem bir gösteri ile karşılaşıyorsunuz. Bu resimlerde gördükleriniz müzik eşliğinde dans ediyorlar :) Aralarda çocukların ilgisini çekebilecek pasta tasarımları göze çarpıyor. Ben kendimi buraya bakmaktan alamadım. Her tarafın da ayrı karakter ve ayrı pasta tasarımları vardı.Kesinlikle çocuklar için düşünülmüş muhteşem bir fikir olmuş.
Bence Pelit, özellikle pasta tasarımı konusunda  çok başarılı bir marka. Düğün pastaları için özel olarak  ayrılmış olan yerlerinde, geçen yaz gittiğim bir düğünde kullandıkları, yonca yaprakları gibi duran ve içinden pasta çıkan özel tasarım pastayı gördüm. Bu pastaya hayran kalmamak mümkün değil... Bir anda büyüleniyorsun ve daha çok çeşit görmek istiyorsun...
 
Bu sihirli dünyada, 1700 kişi çalışıyormuş. Farkettiğim bir şey daha oldu ki, oda herkesin güleryüzle ve severek çalışmasıydı. Pelit'in İstanbul dışında sadece Ankara'da şubesi var. Ve İstanbulda ki şubelere sabah ve öğle olmak üzere hergün bu fabrikadan iki  kez sevkiyat yapılıyormuş. Çalışan herkes inanılmaz temiz ve hijyenik çalışıyordu. Bence bu unsurda Pelit'in bugünlere gelmesinde büyük bir katkıdır.. 

İşte bahsettiğim düğün pastaları kısmının tamamlanmamış maket hallerini gösteren pastaları.. İnanılmaz keyifli bir gezi oldu benim için :) Pelit'in herşeyine hayranım ama favorin neler derseniz ...
-Şanfıstıklı beyoğlu çikolatası (çok tehlikeli bayanlar benden söylemesi :)
-Ufak tatlıları özellikle muzlu olanlar
-Tuzluları
vee
-Muzlu pastası

Bu özel günde bana yardımcı olan ve bilgiler veren sevgili Özlem Hanım'a buradan teşekkürlerimi sunuyorum..

15 Ocak 2011 Cumartesi

0

Blogleaks 2 | blog aleminde kim kimden hoşlanıyor?

Merhaba, Assenge'in TR şubesi olan ben ve ekibimin ilkini Aralık ayının birinci gününde gerçekleştirdiği Blogleaks'in sıra geldi ikincisini yazmaya. İlk yazımızda yaşını saklayan blogcu teyzeleri ele almıştık, tek tek onları ifşa etmiştik. Karanlıklar aydınlığa kavuşmuş ve bunun sonucunda bir çok teşekkür e-postası almıştım. Bu kez de blog dünyasında çok merak edilen kim kime aşık, kim kimi seviyor, onun için deli oluyor, kimler kime platonik... gibi konuları ele alacağız. Bu kez daha bir sarsıcı olacak, iki blogcuyu birden idare edenler ortaya çıkacak. Her şey daha şeffaf bir blog alemi için...

Bi Dost -->>> Her Boku Bilen Adam (HBBA)

Evet, bu bilgi ilk defa bizde, BlogMania'da. Başka yerde yok! Bi Dost, çok saygı değer şirin bir blogger kardeşimiz. Aynı şekilde HBBA da öyle. Aynı zamanda pek popüler falan. İşte bi dost isimli blogcu arkadaşımız da HBBA'nın süpersonik yazılarına ve bu popüleritesine daha fazla karşı koyamamış sanırım. Tweetlerinde bahsettiği kişi HBBA diyorlar kulislerde. Ben demiyorum öyle duydum! Dedikodu kazanı kaynıyor:P Dikkatimi çekmişti bu durum zaten ama belgem yoktu, sonunda gizli bir tanık bana aşağıdaki ekran alıntısını gönderdi. HBBA yakışıklı mı diye sormuşlar, cevap ise yakışıklı değil sempatik. Yani çok tatlı ayy bir şirin bir şirin demek istiyor. Daha açılamamış sanırım ondan, utanıyor. Buradan dedikoduların boşa olmadığını anlıyoruz. Artık HBBA'nın da haberi olduğuna göre, bilemiyorum ne olacak...haha :)



Damat Ferit ---->> Mia Wallace

Yılın bombası!! Damat Ferit yine rahat durmuyor. Bir çok blogcu kızımızın duygularıyla oynayan damat yeni hedef olarak kendine pek sevgili cici blogcu Mia'yı seçmiş. Dediğine göre Mia'nın yazılarına hasta olmuş. Mia hakkında yazılarından başka bir şey bilmiyormuş, ee nasıl aşık oldun diye sorduklarında ise "ne var canım tanırız zamanla, önemli olan insanlık" demiş. Abayı yakmış, çok güzel bence deyip deyip dolanıyormuş, rüyasında görmüş. Bunun üzerine gittik Mia'ya sorduk, böyle böyle dedikodular var ne diyorsun diye. Mia gayet soğukkanlı bir biçimde "ayyy ona mı kaldım ben, lütfen ama hiç uğraşamam, davul bile dengi dengine. Beni başkalarıyla karıştırdı galiba. Ama çok aşıksa kıyamam ya, ben aşktan anlarım gelsin bir bakalım hal ve gidişine ama 3 kışlık 1 yazlık isterim bir de araba, o zaman belki yanii kesin değil yine de prensiplerim vaar" Bakalım damat ferit bu imkansız aşkına bir karşılık bulabilecek mi? Gelişmeler burada olacak:p

Tüm Blogcu Olan ve Olmayan Kızlar ---->> Can Direkli

Blog dünyasının yakışıklısı olarak nam salmış. Aynı zamanda bir moda blogcusu olması onu daha da cazip kılıyormuş. Gittik ekimizle birlikte, Can'a sorduk ilgi ve talep nasıl diye blog dünyasından? Bize dediğine göre her gün bir çok kez "Caaaaaan benimle evleeen" diye geliyorlarmış. "Çok yakışıklısın, ayy kurabiye gibi çocuk, analar neler doğuruyor" gibi şeylerle maruz kalıyormuş. Seçmek zor oluyor mu sorumuza ise cevabı, "yok ya ne zor olacak önce etrafımda bir çember yaptırıyorum diziyorum karşıma hepsini, alıyorum şişeyi elime çeviriyorum kime gelirse ona evet diyorum. Çok heyecanlı!"

Ukturk ---->> Ella, Efsa

Herkesi yazıyoruz kendimizi de yazalım değil mi? Sağda solda dedikodusunu duyacağınıza ben kendim yazarım hıh! Öncelikle Efsa'ya olan aşkımdan bahsedeyim. Bu bildiğiniz aşk değil ben onun dizelerine, söylemlerine aşık oldum. Beni besliyor her gün yazılarıyla, yaşam kaynağım. Öyle bir aşk yani:P Kim aşık değil ki ama en çok ben, en çok ben, saksı değilim ben!

Ayrıca baktım yıllardır böyle yalnız yalnız zaman geçmiyor ben de yeni aşklara yelken açmak istedim. Şöyle bir tarama yaptım blog aleminde. Yalnız bir güzel aradım, gökte aradığımı hemen yan blogda buldum. Ella. Önce çeşitli allem ve kallem yöntemlerle iletişim kurdum, çok zor oldu ama başardım ve ilmek ilmek işledim hatta gittim tektaş aldım ona ben, dedi baba "çok geç kaldın tek taşımı kendim aldım tek başıma kendim taktım hahay deyip fizyden Nil şarkısı gönderdi bana, üç taş alsaydın olurdu belki diye de ekledi. O zamandan beri çok kötüyüm ama alışacağım inşallah bu duruma :((

Ayrıca;
Loana <----> Rectoa
Korhan <-----> Küfkedisi bilinen gerçeklerimiz :)

Yazı bitti de korkuyorum, hemen uyumalıyım, biraz da ortadan kaybolurum tamamdır :P
0

"Sporun Sesi Hayatın Neşesi" başlıyor!





Artık televizyon izlemek için yeni bir sebebimiz daha var :) Bu sıralar yeni bir çok dizi izlemeye başladık bunların yanına da tatlı bir program daha ekleniyor.  "Sporun Sesi Hayatın Neşesi" program Her Pazar saat 11:00'de TRT Spor kanalında izleyicilerle buluşmaya hazırlanıyor.. Programın sunucuları Merve Terim ve Sedef İybar. Merve Terim programın doktoru, daha doğrusu pskoloğu olarak her hafta konuklarıyla başka bir konu işliyor, Sedef İybar ise programı "tad"landırmak adına konuklarına her hafta yeni bir tarif verip,değişik bir tad sunuyor. 16 Ocak Pazar günü yayınlanacak ilk programın konuğu Fulya ve Fatih Terim oldu. Konu ise "Anne ve Baba olmak". Her hafta bu tip konular işlenecek. 23 Ocak Pazar günü ise "Motivasyon" konusu ile konuklar Demet Akbağ ve İbrahim Kutluay olacak. Bu programda ben ise Merve Terimin Köstüm Direktörlüğünü üstleniyorum. Aksesuarlarından saçına kadar herşeyden ben sorumluyum diyebiliriz :) Bu işi yapmaktan inanılmaz mutluyum ve müthiş bir keyif alıyorum.. Çekimler çok eğlenceli ve keyifli geçti. Bu sebeple Pazar sabahı 11:00'de sizleri TRT Spor ekranına davet ediyorum. 
Programın köstüm sponsorluğunu üstlenen Machka, İpekyol ve Twist'e buradan destekleri için bir kez daha teşekkür ediyorum. 
Bu arada Tadında Sohbetler ile ilgili gelişmeleri, her hafta gelecek konukları ve konuları, sormak istediğiniz soruları sormak için Twitterdan takip edebilirsiniz. 


http://twitter.com/#!/TadindaSohbet


NOT: BU YAZIDA KULLANILAN HİÇ BİR FOTOĞRAF İZİNSİZ KULLANILAMAZ. 


13 Ocak 2011 Perşembe

0

Final haftalarında blogcuların ruh halleri

Merhaba, öğrencilerin yılın belli zamanlarında büyük bir heyecanla ve sevinçle ellerinde konfetileriyle karşıladıkları final haftaları başladı, hepsi bitmeden yetiştim sanırım:P 2006 yılında mezun olmuştum ben üniversiteden, hey gidi yıllar. Yaşlandım. O zamandan beri ne final, ne vize ile işim var. Ama buna rağmen blog yazmaya başladığımdan beri hiç bir final haftasını kaçırmadım. Sağolsun finallerle cebelleşen genç (ben de gencim) blogcu arkadaşlarımız yazdıkları hiddet ve şiddet dolu yazılarla haber veriyorlar senelerdir bana bu kutlu zamanları:P


Bu sene de pek bir hareketli yine bloglar, ben de buna kayıtsız kalamadım. Finaller yüzünden blogcu arkadaşlarımızın neler çektiklerini hiçbir masraftan kaçınmadan gittim bloglarında inceledim. Gerçekten çok hüzünlü final haftası hikayeleri ile karşılaştım, kah üzüldüm kah ağladım kah isyan ettim bu çektiklerine.... desem de inanmayın, çok eğleniyorum ben o yazıları okurken, öyle bir şiddet içeren hisle yazıyorlar ki o anki sinir harbini hissediyorum tüm hücrelerimde. Tam bir psikopatlık ruhu var o satırlarda. O heyecanı seviyorum:P Çok iyi bir gözlem(e)ci olduğumdan hemen teşhisi koydum onlar hakkında, çeşitli örnekler seçtim 4 ruh hali belirledim, açıklacağım bunları öhömm :)

- Sevgili Final, nasılsın? http://kayipruhlukediler.blogspot.com/2011/01/sevgili-final-haftas.html

İşte bu örnekte de gördüğümüz gibi bazı arkadaşlarımız final haftasına mektuplar yazarak içindeki sıkıntıyı dile getiriyor. Çok hüzünlü bir tablo gerçekten. Aynı zamadan şizofrenik bir durum :(( Mektup aracılığıyla final haftasından olan beklentilerini dile getiriyorlar kendilerince. Biraz tatlı sert bir uslupla, "artistlik yapma, adam ol, tatsız sürprizler yapma bana" diye tehditler eşliğinde. Mektup ile final hafasına gözdağı vermeler bak bak bak:P O kadar büyük bir bir nefret var gördüğünüz gibi finallere karşı. Halbuki altı üstü sınav cık cık:P Bu mektubun bir de şiir, mani versiyonu var. Onlar daha bir sert. Ben sana ne ettim final haftası diye başlayan arabesk şiirler. Ama mektup çok güzel olmuş, hani final haftası canlı bir şey olsa aşık olur bu güzel dizelere ehe:)

- Leylim Ley http://pembemissbone.blogspot.com/2011/01/final-gelirgecirir-ley-ley-limi-limi.html

Bu hikayemizde tembel bir öğrencinin final haftası hikayesinden bir kesit. Kendisi diyor ben demiyorum ve 6 senede bitireceğim keşke tıp okusaydım gibi çeşitli espriler yapıyor kariyeri üzerine. Okul ile şaka mı olur :P Hatta iş hayatına iki yıl geç atılmış olmanın bana kaybettirecek bir şeyi yok şu anda diyooor. Aaaaa!! Bir de bence vardır kaybettirecek bir şeyi diyen saygı değer okuyucu da "gıcık bak yüzüme! Bu benim hayatım tamam mı!" diyoorr! Aaaaa :) Demek ki hafif derslerden uzak blogcu arkadaşlarda böyle rahatlatıyor kendilerini hımm, değişik bir final haftası vakası:P

- Balataları yakmış!
http://bitlipirelibirminikkedi.blogspot.com/2011/01/yeap-yeap-balatalar-yaktk.html

Bu blogcu arkadaşımızda final haftasında yaşadıklarını resm etmiş. Yaratıcılığını konuşturmuş. İçinde bulunduğu psikolojik durumu çizdiği ahanda şu aşağıdaki resimden görebiliyorsunuz sanırım:P Çok değişik bir ruh hali bence cinli perili resimler çizmek. Burda da final haftasının öğrenci arkadaşlarımızın zihinlerinde açtığı yarayı görmek mümkün bu resimde. Bence bu yaratıcılıkla harcanıyor buralarda kendisi:P Cin'in adı da Osman. Kesin erkek arkadaşıdır kesin!! :P


- Çökmüş! http://bidosttt.blogspot.com/2011/01/cokuntu.html

Bu kızımız da sınav haftaları ile meşhur. Sınav zamanı geldiğinde her yerde "ayy benim sınavım var, çok çalışıyorum, çok çalışmam lazım, çalışamıyorum, aklım başka yerlerde ama ders çalışmam lazım, istersem atom mühendisi bile olurum, abimden çikolata istedim almadı o yüzden ders çalışamıyorum " gibi söylemleriyle beni benden alıyor. İşte yukardaki yazısında da çöküntü başlığını vermiş, o yazıyı yazacağına otur iki satır daha oku değil mi? Haksız mıyım. Haksızsam haksız deyin:P Sınav zamanı blogcu ruh hallerinden en karmaşık olanı da bu. Bunlardan çok fazla var, ne olduğunu anlayamıyorsunuz çalışkan mı tembel mi, lütfen lütfen daha açık olalım. Dedikodu yapamıyoruz :P

Eveeeeet, durum bu. Allah başka dert vermesin gençler. Final dediğin nedir, gelir geçer. Sen, ne olacak bu Fenerbahçe'nin hali ondan haber ver :) Sürç-i lisan ettiysek affola ayrıca:P
0

2011 Oje Trendleri

1.Pastel renkler: Bu sene pastel, varla yok gibi görünen ve beyaz oje sürmeyi sevenler için de alternatif oje renkleri var. Özellikle yanık tende güzel durduğuna inandığım bu renklere alternatif olarak:
2. Maviler:  Geçen sene mavinin tonları yine modaydı. Bu sene bu trend devam ediyor. Özellikle Türkiye'de bu tarz iddali renklerin, çok fazla tercih edilmediğine inanıyorum. Ama  bana göre çok hoş duruyor özel geceler de ve kız kıza gittiğiniz eğlenceler de :) Sephora'da rengarenk ojeler var  ve gerçekten çok başarılı. Bu rengi sevenlere, Sephoraya bakmalarını öneriyorum. Flormar, 393'da yukarıdaki tonlara yakın bir oje.

3. Gri & Siyah görünüm: Oje trendi denince Chanel, mutlaka  öncü olacak bir renk çıkarıyor ve diğer markalar da onu takip ediyor. Yukarıdaki resimde gördüğünüz Chanel modeli yine bu yıl moda olacak renkler arasına girdi. Burada tavsiyem Alix Avien'in (daha önceki yazımda bahsettiğim aşağıda resmini görebileceğiniz )altın rengi bu trende en yakın renk.

 

4.Turuncular: İşte favori renklerim! Yine yanık ellerde çok güzel durduğuna inandığım bu renkler, 2011 trendleri arasında ilk deneyeceğim ojeler olarak listemin en başında yerini aldı :) Bu renklerin alternatifi çok var aslında. Bu renk biraz daha koyu olsa da en yakın gözüken:
5.Morlar: Yine daha önce gördüğümüz bir trend; mor. Bu da maviler gibi yine daha iddalı renklerden. Flormar'da bu renk seçenekler oldukça fazla ve Essie koleksiyonunda da öyle.  
Ve diğer 2011 moda renkleri.. Başta yine Chaneli görüyorsunuz. Bu arada "Alix Avien Nail Deco" çatlayan ojelerden bahsetmeden geçemeyeceğim. Bu akşam, denemelerimden sonra sizlerle bunuda paylaşacağım...

Ufak bir not: American Apparel markasinin muhtesem ojeleri Turkiye'de gittigidiyor.com'da 10 TL ile satista! Bu firsati kacirmayin, gercekten ojeler cok basarili.



http://dukkanlar.gittigidiyor.com/futuremerch/KOZMETIK/

Resimler: refinery29 
back to top