29 Nisan 2011 Cuma

0

Ve sonunda: The Royal Wedding ve Kate Middleton zarifliği!


 Aylardır Kate Middleton'in gelinliğini kimin tasarlayacagi konuşuluyordu. Her kafadan başka bir ses çıktı herkes başka bir isim ortaya attı.. Başından beri gönlümden geçen isim Sarah Burton olmasıydı ve öyle oldu. "Modern" bir prenses olarak Alexander McQueen imzalı bir gelinlik bence çok doğru bir tercih olmuş. Gelinlik bence hiç görmediğimiz bir model değildi. Ama Kate Middleton'a çok yakışmış ve başarıyla üstünde taşımıştı. Ben gelinlik konusunda dantel hayranı olduğum için hem elbisenin etek kısımlarında hemde üstündeki dantel detaylarına bayıldığımı söylemek istiyorum. Küpe olarak zarif ve sade bir küpe seçiminde bulunması elbiseyi daha çok ön plana çıkarmıştı. 
Makyajını ise kendinin yaptığını duyunca şoka girdim! Gerçekten marifetliymis muhteşem kusursuzdu makyajı. Bu yaz henüz evlenmemiş ve gelinliğine karar vermeye çalışan gelin adaylarına bence çok başarılı bir örnek oldu bu :) Eminim bir çok gelin bu gelinlikle tasarımcıların kapısını çalacaktır.
Gelinliğin 2.7 metre uzunluğunda işlemeli bir kuyruğu vardı. Zarif gelinlikte İngiliz ve Fransız kumaşları birlikte kullanıldı. Gelinlik için özel olarak Kraliyet Nakış Okulu'nda elle işlenen dantel, Prenses Diana'nin da gelinliginde kullanılan "Carrickmacross" danteli. Dantelin kusursuz olması için her 3 saatte bir iğne değiştirildi ve gelinliğin kirlenmemesi amacıyla çalışanlar yarım saatte bir ellerini yıkadılar.

Kate Middleton haricinde düğüne gelenler arasında ki şıklık ise görülmeye değerdi. Hele o görkemli şapkaların hangi birine baksam şaşırdım :) Düğüne yaptığı 34 şapkayla Phillip Teracy damgasını vurdu. 

 en Kate Middleton'un kardeşi Pippa Middletoni da cok zarif buldum. Beyaz giymesinden çok daha renkli bir şey tercih etmesini beklerdim ama onunda elbisesi Sarah Burton imzalıydı. Kate Middleton'un annesinin bebek mavisi renginide çok iyi taşıdığını düşünüyorum.
Queen Elizabeth ise bu yaşına rağmen sarı rengi çok güzel taşımıştı :) 
İtiraf ediyorum Kate Middleton'un ne giyecegine olan merakim Victoria Beckham'in ne giyeceğine olan merakimla yarisirdi. Victoria Beckham bence yine çok zarif ve çok güzeldi. Victoria Beckham'in elbisesi kendi koleksiyonundan, ayakkabıları kendine özel hazırlanmış Christian Louboutin, şapkası ise Phillip Teracy. Biraz da suratı gülse :) 
Yine herkesin ne giyeceğini merakla beklediği konuklardan biri de Prenses Beatrice ve Prenses Euginedi. Prenses Beatrice'in şapkasını çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Bana biraz Lady Gagayı anımsattı nedense.

Kate Middleton akşam yapılacak parti için ise yine Sarah Burton imzalı bir elbise giymiş. Bu sefer straplez, belde taşlı bir kemer ile tamamlanan yine zarif bir elbise.
Düğünle ve Kate Middletonla ilgili o kadar çok detay verildi ki inanamadım. Bir gelin bu kadar herseyinin dünyaların gözü önünde olmasından ne kadar hoşnut olurdu bilemiyorum :) Ablamla ilgili detayları verirken galiba bir daha dusunucem :p Kade Middleton'in ellerine çok dikkat ettim. Ojesi sanki açık bir pembeydi ve ne olduğunu da tabiiki detay olarak vermişler.
Bourjois So Laque Ultra Shine Nail Enamel in Rose Lounge ve Essie Allure oje kullanılmış.
Kate Middleton bence bugüne kadar ki seçimleriyle herkese örnek bir ikon olacağını dün giydiği gelinligiylede bir kez daha kanıtladı. Ne giydiğini her dakika takip ettiğim kadınlar listesinde baş sırayı aldığını söylemeden geçemeyeceğim :)
0

Buse's Fashion Blog 1.yil icin sizlerden gelenler

Arzu Akdağ


*Kaan Kozen
Benim gözümde  Buse's Fashion Blog tamda gönderdiğim resim gibidir.1 senede bu kadar kabul görüp takip edilmen,insanlara bu kadar fikirler sunup doğru yönlendirmen çok büyük bi başarıdır.

*Ayça Bayram
*Sera Bakmaz

*Lütfiye Dilay Özer
Hepinize bir kez daha teşekkürler :) powerpoint ve gif uzantılı olanlara maalesef ekleyemedim, bana kızmayın :)
0

Buse's Fashion Blog 1.yıl hediyesi kazananlar! :)

Öncelikle bana zaman ayırıp uğraş, emek veren herkese teşekkür ediyorum. O kadar güzel şeyler yapmışsınız ki gözlerime inanamadım :) inşallah ileride çocuklarıma gosterebilecegim hatıralar yaratmissiniz bana. Birşeyler yapan herkese binlerce kez teşekkür ediyorum buradan. Kazananları ise açıklıyorum :)  



*Hülya Can

* Nurdan Duzyol
* Damla Çiçekli
Hakikaten bir masal tadı var. Bikere Buse Terim öyle her şeyi paylaşmaz. Seçicidir, naiftir, benim girmediğim kapıların ardını bana yansıtır, dünyadan haber verir. Diğer bloglardan onu sıyıran en büyük şey  kesinlikle; orijinalliğidir. Eskiyle harmanlanmış modern sentezleri, alışagelmişin dışında farklılıkları bloguna yansıtır. Onun blog sayfalarında gezinmenin ayrı bir dokusu vardır.
1  yıl önce bana "Buse Terim kim?" diye sorsalardı "Fatih Terim'in kızı sanırım" derdim. Ama şimdi gazetelerde Fatih Terimle ilgili bir haber görsem. "Aa Buse Terim'in babası" diyorum
Sizin için bir şey ifade eder mi bilmiyorum ama  bana buseterim.blogspot denince;
benimkisi kocaman, sıcak, sade bir tebessüm. 
Siz hiç bilemezsiniz bu keyfi, siz hiç bilemezsiniz şu Sivas'ın soğuk akşamlarında okuldan gelince bir kupa sıcak kahve ile masanın başına oturmayı "Acaba yeni yazı  girdi mi?" sorunsalının minik heycanıyla   Siz hiç bilemezsiniz sanata, orijinal ayakkabılara, değişik aksesuarlara, kıyafetlere, gitmediğim mekanlara, görmediğim şehirlere, dünyaya Buse Terim'in kadrajından bakmayı.

* Aysin Güleç
*Aysegul Unal 
Bir gün canım sıkıldığında
Uzun süredir aradığım şey bir de baktım çok yakınımda
Sevimli adı ve içeriğiyle aklımın en köşebaşında
En bi güzel en bi sevimli buses fashion blogda
Sonunda ulaştım mutluluğa burda
Fakat kıskandım da onu hep içimden aslında
Ama kötü bi kıskançklık değildi bu anlamayın yanlış sakın ha
Sadece benim hayallerimin çoğunu gördüm onun yaşamında
Herkese nasip olmuyormuş anladım onunla
İnce düşünceli,mutluluk dolu,eğlenceli,sevimli,neşeli,new york sokaklarında
Onsuz olur mu internet alemi artık bunca şeyden sonra
Nasıl da sewdirdi kendini herkese çok kısa bir zamanda
Bunlar en büyük ödülden,hediyeden daha değerli baksana
Lazımdı bir hediye de ayşegülden buses fashion bloga
Oldu bence çok tatlı birkaç mısra
                                                 Güle oynaya geçsin inşallah böyle her yeni yılda

Burada olmayan ama yaptıklarına hayran kaldığım diğer bana gelen mailleri ayri bir post olarak paylaştim sizlerle! Tekrak ellerinize, yüreğinize sağlık!! Daha nice, beraber yillara!
0

Witchie Of Stars | Blog

Kafam şenlikli oldukça blog tanıtmayı düşünüyorum. Haydi bakalım..


Blog, yazarı ile aynı adı taşıyor: Witchie Of Stars 
Witchie Of Stars, Armagh'ta yaşıyor, eğitim için orada. Bilim insanıdır kendisi. Eşi ile beraber minik, şirin bir evleri var. Witchie, 2008'den beri blog yazıyor, güzel de yazıyor. Hem gün içinde yaşadıklarına hem de gündemle ilgili konulara değiniyor. Özellikle gün içinde yaşadıklarını okumak çok keyif veriyor. Tabii bir sürü de zorluk yaşıyor, bunları da anlatıyor. Yurt dışı yaşamı ile ilgili bilgi sahibi olmak isteyenler için müthiş bir blog.
Witchie'nin bir de o kadar güzel bir kalbi var ki of ki off, ben gördüm oradan biliyorum. Çok sıcak bir insan, blog camiasında tanınması, arkadaş olunması gereken biri kesinlikle.
Atlamamam gereken bir şey var ki, Witchie, evli bir blog yazarı. Eşi de bir blog yazarı hatta: Onurcuk.. Şirin mi şirin bir düzen kurmuşlar kendilerine, okudukça insanın evlenesi geliyor efendim. Gerçi ben okumasam da evlenesim var zaten ehuehu. 

Witchie, bir de bu aralar kilolarına falan takmış efendim, diyete girmiş, kurtulmuş birkaç kilodan. Bilmiyorum şu an ne oldu, devam ediyor mu ama birçok kişinin ilgi alanına gireceğini biliyorum bu konunun.
Cikcik hesabını da vereyim tam olsun: cikcik

Bilmiyorum Witchie kadar hareketli bir yaşamı kaldırabilir miydim ben, sanmıyorum. Sürekli çalışıyor, çabalıyor, emek veriyor. Ben daha çok evimde oturup oturan yerlerimi büyüteyim çabasındayım mesela. Witchie benim gibi değil, dur durak bilmiyor kadın. Şimdilerde de yine bir sunum hazırlığında. Kolay gelsin diyerek tamamlıyorum yazımı. 

Takip edilesi bir blogu daha tanıtmanın sevinciyle uçarak uzaklaşıyorum buradan. Öptüm bay.

27 Nisan 2011 Çarşamba

0

Çılgın projeyi yapan "koca çılgın" bunları da yaptı!

Merhaba. Bugün büyük gün gençler. Neden derseniz, neden olacak sayın devlet büyüğümüz padişah I.Tayyip çılgın projesini açıkladı böyle şekil verdi falan projeye. Projeci bir padişah olması güzel aslında. Bu açıdan takdir ettim. Ama proje bana kalırsa çok sakat. Yani harcayacağımız o kadar milyar dolara falan kenara bıraksak bile, aslında bırakmak olmaz da o kadar insan açlık ve yoksulluk sınırında yaşadığını düşündüğümüzde, ama yine de gözardı edelim biz, proje ile İstanbul'un geleceği ipotek altına alınmış olacak bence. Zaten padişah tayyip daha şehzade iken istanbul'da bir kanal yapmıştı, foto'da görüyorsunuz. 1.fotoğraf çıraklık eseri kanal, 2.fotoğraf kalfalık eseri kanal, son olarak ustalık eserini yapacak. Vay vay vay :P


Proje ile birlikte 2 yeni şehir dile getiriyor sayın padişah tayyip ama bu iki yeni şehir demek daha çok nüfus demek. 17-18 milyon olan nüfus olacak 30 milyon. Oy oyyy şimdiki keşmekeş insanları çıldırtırken o zamanı düşüenmiyorum bile. İşte o zaman proje tam çılgın ismine yakışır hale gelir. İnsanlar cinnet için sıraya girer :)

Proje ile harcanacak paraların bir şekilde kanal yapıldıktan sonra amorti edeceğini kendisini düşünüyorum. Sonuçta o kadar büyük bir yatırım sonucunda gelir elde etme yollarına bakacaktır elbet devlet büyüklerimiz. O konu hakkında bilgiye sahip değilim. Eğer o da yoksa, küllüm zarar bir proje olarak nitelendirmek mümkün rahatlıkla.

Projenini maliyeti belli değil, belli bir maliyet analizi yapılmadığı ortada 10 milyar dolar diyorlar ama çok daha fazla miktara olur bence, 10 olursa iyi bence böyle bir proje için. Ama yazık vallahi yazık. İhtiyacımız var mı böyle bir şeye bence yok ama seçim öncesi bir şeyler yapıyorum havası vermeyi taşıyor bence bu hareket! Çok daha güzel şeyler için kullanılabilir bu kadar para. İstihdam yaratmak varken neden kanal çok mu zenginiz arkadaş :)

Ayrıca bu projenin çevreye olan zararını söylememe gerek yok sanırım. Daha çok nüfus, daha çok yapılaşma, daha çok atık, daha çok zararlı gaz ve daha az orman. Kısaca daha az yaşam alanı! Çevre açısından AKP hükümeti zaten bu konuda rüştünü ispatlamış bir parti. Bakınız Trabzon Uzungöl, akpden önce akpden sonra ! Gerçekten yazık. İstanbul zaten beton yığını bir şehir, daha da kötü olacak. Böyle şehircilik olmaz olsun!!


Güzelim Uzungöl'ün son hali böyle. Doğa ve çevre düşmanı, eskinin mücahitleri şimdinin müteahhitleri!

Sen koca bir çılgınsın Tayyip!! - http://fizy.com/#s/127vva

Fotoğraf Kaynak: Zoban

26 Nisan 2011 Salı

0

Işık Üniversitesi En Iyi Moda Blogu Odullerine adayiz!

Buse's Fashion Blog'un 1.yılının sevincini ve heyecanını yaşarken duyduğum bu haberle ayaklarım yerden kesildi! ışık Üniversitesi 4-6 Mayıs tarihleri arasında moda tutkunlarını ağırlayacağı bir organizasyona imza atıyormuş. Sizlerin ve ışık Üniversitesi öğrencilerinin belirleyeceği oylarla "Moda Ödülleri" dagatilacakmis. Bende En iyi Moda Blogu kategorisinde aday olmuşum :) Eğer bu ödüle beni layık görüyorsanız bu oylamaya sizde katılır mısınız? :) Haftaya cuma, 6 Mayıs'da kazananlar açıklanacakmış, heyecanla bekliyorum!

Yapmanız gereken aşağıdaki linke tıklayıp, Moda'nin Enleri Anketi doldurmak:

0

Blogların prensesini buldum, çok güzel!

Merhaba. Yeni bir blog buldum sizlerle tanıştırmak istedim. Aslında sadece kendime saklayacak kimselere duyurmayacaktım ama gönlüm el vermedi, aklım blogcu yoldaşlarda kaldı. Nasıl sizi göz ardı edebilirdim. O yüzden bu güzel blogu sizlerle paylaşmak benim için bir kıvanç efendim. Daha önce böyle bir blog neden yoktu diye dertlenebilirsiniz ama artık var neşelenin ve okuyun :P


Blogun Adı: Üfürükten Prenses

Bu blog öyle güzel öyle şahane öyle harikulade bir blog ki anlatmak için kelimelerin kifayetsiz kaldığı anlardan birini yaşıyoruz şu anda. Ne desem bir tarafı boş kalacak, tam ifade edemeyecek. Onun için sizlere neden bu Üfürükten Prenses blogunu sevmeliyizin nedenlerini sıralayacağım. Beden "her zaman" beklediğiniz gibi mantıklı sebepler bunlar, sudan değil, lütfen :P Maddeler halinde yazacağım lütfen atlama yapmayalım.

- Öncelikle bir prenses. Nasıl sevmeyelim. Prensesler de sevilmezse kim sevilecek bu blog dünyasında. 40 yılda bir gelir bloglara böyle bir prenses. Bakmayın siz üfürükten dediğine harbi prenses, vallahi bana güvenin öhömm :)

- Delikanlı, dürüst, ne dediyse o, öyle fır fır yok hayatında. Bu prensiplerini bloguna da yansıtıyor kendisi. Takdir ediyorum o yüzden. Yeri geldiğinde odunu da verir yani. Bizim sevdiğimiz blogcu tipi yani. Harbi bir prenses!! Halktan biri!!

- Onunla bunula gönül eğlendireyim havalarına girmemiş aslında istese girer, prenses lan boru mu sonuçta elini sallasa ellisi. Ama o ne yaptı zat-ı muhteremini buldu hemen evlendi, ne güzel de yaptı. Benim gibi "gençlere" örnek oluyor. Aynı zamanda ailemizden biri, bizim gelin yahu!

- Çok iyi tavla oynadığı söyleniyor. Ayrıca okey konusunda üstüne yokmuş. Görenler anlatıyor; "abi bir okey attı öyle kaldık nasıl oldu bizde anlamadık, bunca yıldır okey oynuyorum ben böyle üstad görmedim. Duydum ki prensesmiş bir de. Saygılar abla, hürmetler" ... Öhömm evet abla demiş genç işte :)

- Lise çağlarında aldığımız habere göre kickbox denen sporu yapmış ve bir çok erkeğin ağzını burnunu yamultmuş. Bu özelliğinden dolayı kendisine lisedeki kız arkadaşları "demir yumruk prenses" demişler. Bu açıdan bakıldığında kızlarımız için bir sığınak gibi düşünebiliriz blogunu, açtı mı o yüce prenses kanatlarını tüm kızlara yer var blogda. Yerinizi ayırtın bence :) Ben de açarım kanatlarımı ama benim ki farklı bence denemeyin:P

- Blogların içinde kavrulmuş bir hayat. Kendisini blogların özgürlüğüne adamış cefakar bir yürek. Prenses şefkatini hiç kimseden esirgemeyen yüce bir insan. O, gerçek zamanlı tek prenses "Üfürükten Prenses"

Vur de vuralım, öl de ölelim prenses!!

25 Nisan 2011 Pazartesi

0

Yeni New York Rehberi


  Geçen bayram'da buraya gelecek olanlara ufak bir rehber hazırlamıştım. Nerede ne yemeliler, nerelere gitmeliler gibi.. Şimdi o günden bugüne yeni keşfettiğim yerleri, alışveriş yerlerini yani yine elinizde ufak bir rehber olabilecek bir yazı hazırladım. Bu arada o yazımı görmek isterseniz linki aşağıda: 
Umarım yine hoşunuza gidecek şeyler bulabilmisimdir :) Buyrun başlayalım..

1. Sipsak
928 Second Avenue,
New York, NY 10022
(212) 583-1900
Burada en çok canımızın çektiği şey genelde Türk yemekleri oluyor, özellikle kahvaltı.. Geçen yazımda Güllüoğlundan bahsetmiştim. Bir ara her Pazar bizlerin buluşma noktası Güllüoğlu olmuştu. Taa ki Şipşak'i kesfedene kadar. Yoldan geçerken fark etmezsiniz bile buranın Türk bir restaurant olduğunu. Biz sadece kahvaltısını denedik ve o günden beri Güllüoğluna bir daha adım atmadık :) Servisi, kahvaltının lezzeti muhteşem. Özellikle bal-kaymağı :)


2. Lady Mendl's Tea Salon
56 Irving Place
New York, NY 10003-2314
(212) 533-4466
Burası bizim 5 çayı kültürümüze uyan tek yer.. içeri girdiğinizde hiç Amerika'da olabilecek bir yer değilmiş havası olan, bol ingiliz temalı bir çay salonu. Fix menü ile size 3 tabak servis ediyorlar. Sandviçler, tatlılar, ve sayamayacağım kadar çok çay seçeneği. Değişik bir akşamüstü geçirmek isterseniz buraya ugramanizi tavsiye ederim..
Bu da bizim önünde çektirdiğimiz hatıra fotoğrafı :) Özellikle içerideki mumlar ve çiçekler muhteşem kokuyor.. Ama benim en sevdiğim şey kesme şekerleri oldu. Evet okuyunca garip gelebilir ama resmini gördüğünüzde bana hak vereceksiniz :) Kesme şekerin üstüne çiçek süsü yapmışlar. Hepimiz yemek ve caylardan çok kesme şekere hayran kaldık :)

3. Blue Ribbon Sushi 
119 Sullivan St, New York -
   (212) 343-0404
Burası rezervasyon gerektirmeyen canınız sushi çektiğinde anında gidebileceğiniz bi yer. Soho civarında olduğu içinde alışveriş kacamaginizin arasında değerlendirebilirsiniz. Sushiler taptaze siz oradayken yapılıyor ve bu kadar ufak bir yere rağmen muhteşem lezzetli! New York'un en iyi sushi resturantlari arasında yerini aldı bile. Gitmeden dönmeyin derim..

4. Beauty & Essex 
146 Essex Street
New York, NY 10002-2301
(212) 614-0146
Biz buraya bir arkadaşımızın doğumgünü için gittik. Çok ilginç ve bir o kadar eğlenceli bir yer. Ama yemeklerini tavsiye edemeyeceğim. Biz yediğimiz hiç bir şeyin tadından memnun kalmadık. Zaten bar&restaurant olarak çalışıyorlar. içeride yemek yerken aynı zamanda bir klüp havası var. Müzikler çok güzel dekorasyon ise olağanüstü. O yüzden buraya birşeyler içmek isterseniz gitmenizi tavsiye ederim yemek yerine.. Geçenlerde Kim Kardashian gitmiş o gittiğinden beri tabii ki şimdi her dergide :)

5. Soho'nun meşhur ve türklerin favorisi Balthazar restaurantın önünde (80 Spring St
New York, NY 10012 (212) 965-1414) fotoğrafçı bir kadın duruyor. Buraya gelen her türk arkadaşımızı oraya götürüp fotoğraf çektirmeden dondurmuyoruz :) Muhteşem bir hatıra ve kadın sizi inanılmaz büyülüyor. Çok eski bir fotoğraf makinasıyla fotoğrafınızı çekip anında size veriyor ama herşeyi kendi ayarlıyor. Burada hatıra fotografinizida çektirin derim :)

6. Bottega Del Vino
5 East 59th Street
New York, NY 10022
(212) 223-3028
Buranın sandviçleri bir harika.. Gerçekten bağımlılık yaratıyor. Benim favorim "Bip Bip". Mutlaka, mutlaka benim hatrim için gidip sandviç yiyin :) 2 şubesi var. Biri fifth avenue'da apple'in hemen karşısında, biri de madison avenue üzerinde. Tatlı olarakda mutlaka tiramisu yemezseniz hatrim kalır :) Fifth avenuedeki şubesine gitmek her zaman daha kolay oluyor.

7. Quality Meats
57 West 58th Street
New York, NY 10019
(212) 371-7777
New York'da iyi bir et yemek istiyorsanız gideceğiniz tek adres Quality Meats olmalı. 4 senedir buradayım ve gerçekten bir çok yerde et yedim burası kadar lezzetli et yapan bir yer görmedim. Et haricinde ortaya söyleyebileceğiniz parmesanli patates kızartması, mac&cheese ve sezar salatasida muhteşem. 


8. Eataly 
200 5th Avenue
Manhattan, NY 10010
(646) 398-5100
Tabiiki italyan yemeğini çok seviyorum :) Milano'da yaşadığımız 2 ay boyunca hem şehre, hemde yemeklerine hayran kalmıştım. Evimin çok yakınına geçen sene yeni bir yer açıldı "Eataly". Burası bir italyan marketi aynı zamanda italyan restaurantı. İlk zamanlar içeri adım atmanız mümkün değildi, en az 2 saat bekleme süresi veriyorlardı. Şimdi daha sakinledi. içeride balık, et ve makarna&pizza yiyebileceginiz restaurantlar, italyan makarnaları, peynirleri, sebzeleri alabileceğiniz bir alışveriş yeri ve dondurma satan bir yer var. Biz balık ve makarna&pizza kısımlarını denedik balık kısmından maalesef memnun kalmadık. O yüzden size makarna&pizza kısmını öneriyorum. Bir de dondurmalarini :) 

 8. Pommes Frites
123 Second Avenue in the East Village
Son olarak patates kızartması için buraya kalkıp gidilir mi demeyin gerçekten gidiliyor! :) Muhteşem lezzetli patates kızartmaları var sıra size gelirse yemenizi tavsiye ediyorum :)

Bir Alışveriş aşığı olarak gerçekten güzel ve bilinmedik şeyler istiyorsanız lower east side'a gitmenizi öneriyorum. orada şuraya gidin diyemiyorum çünkü zaten gittiğinizde her sokak sizi başka mağazalara götürüyor. Artık bende gittiğimde ezbere hatırlıyorum mağazaların ve markaların adlarını. Bilinmedik ama bir o kadar bulunmadık şeyler satan mağazalar var. Soho ve lower east side alışveriş rotaniz için iki adresiniz olsun. 


- Moma Design Shop 
81 Spring Street  
ilginç hediyeler, eşyalar bulmak istiyorsanız tek adresiniz Moma Design Shop olmalı. Önümüzdeki ay Türk tasarımcıların eşyalarını da satmaya başlayacak olan Moma Shop aklınızı başınızdan almaya yetiyor benden söylemesi :)


Su anda aklıma gelenler bunlar oldu.. Yazmadığım ve daha keşfedeceğim bir çok yer var onlarıda yine bir rehber yapıp sizlere aktarırım :) Buraya gelecek olanlara aşık olacaklarını söyleyeyim, ha bide 3-4 kilo verip gelin çünkü burada almamaniza imkan yok!! :)
back to top